ADIGE XABZE
orhanocak1952

ozlem

*****ÖZLEM*****
       İnsan bazen geçmişe özlem duyar ya, kaybettiklerine, çocukluğuna, anılarına. Hani yaşlılar gençliklerini nasıl anlatırlar özlemle.
       Bazen bir çiçek kokusu götürür eskilere, bazen de birden bire gelir gözünün önüne hatıralar.
       Ben çok güzel bir çocukluk yaşadım. Kendimi şanslı hissediyorum en azından şimdiki çocuklara göre. Bizim zamanımızda bilgisayar yoktu, sanal oyunlar, sanal dostluklar yoktu. Oyunlar arkadaşlarla oynanırdı. Komşu oturmaları olurdu.
       Komşu köylerden gençler gelirlerdi oturmaya...
       Kışın kar yağdığı zaman hasta oluncaya kadar kartopu oynar, naylon çuvallara doldurduğumuz samanların üzerinde dağın eteğinden aşağılara kadar kayardık. Şimdi karda oynamayı bilgisayara değişir oldu çocuklar. Hasta oluncaya kadar oynardık. Anneannem hasta çorbası yapardı yoğurtlu. Miss gibi nane ve kekik kokardı. Nasıl özlemişim o kokuyu. O lezzeti ve anneannemin o bitimsiz sevgisini.
       Habibe teyze vardı nur içinde yatsın bunlar hiç unutmadığım karakterlerdir Ağlarca da. Bizi habzicikler diye severdi o zaman anlamını bilmezdim tabii)Kınalı örgülü saçları vardı. İki eli göbeğinin üstünde parmaklarını birbirine dolayarak konuşurdu. Hüseyin dede deyince hep define aklıma gelir. Bildiğim kadarıyla hayatı boyunca dağda bir yerlerde define olduğunu söylemiş ve aramış. Nur yüzlü birisiydi.
       Ases nine (dedemin kız kardeşi) başka bir Ases daha vardı sanırım köyde. Ases nine beni çok etkilerdi. Otoriter, kararlı tam bir Osmanlı kadınıydı. Gençliğinde çok güzel olmalıydı diye düşünürdüm hep. Dedeme çok düşkündü. Dedemde ona tabii. Dedem ölmeden önceki hastalık döneminde hep Ases ninenin kapısına gider ona seslenirmiş -Ases nerdesin hadi gel çay içelim diye. Çayı çok severdi Ases nine. Köydeki evinde yalnız yaşardı. Yaz akşamları dedemlerde oturur, çay içer, sohbet ederdi. Aslında pek sohbet de sayılmazdı muhalefeti severdi. Atışacak biri olurdu hep. Karaçaylılara da baya gıcık olurdu)Hep takılırdı bana da Karaçaylar şöyle, Karaçaylar böyle diye. Şalvar giyerdi hep.Çiftelerde kara örtme denir siyah uzun bir başörtüsü olurdu başında.Beyaz tenli,renkli gözlü saçlarındaki aklar bile çok yakışırdı ona.Tatlı sert bir ifade verirdi.Çayını içer bastonuna dayana dayana çıkardı yokuşu.Dedem o evine girip ışığını yakıncaya kadar beklerdi.Onun ışığı sönmeden de yatmazdı.Kardeş sevgisi ne kadar güzel bir şeydi.
       Çok uzun yıllar önce dedemin gençlik yılları köye haber gelmiş-Yahyako kayılılarla kavga ediyor diye. Ases nine karnı burnunda hamile düşmüş Kayı yoluna. Seslenmişler-Ases nereye kendini düşünmüyorsan karnındakini düşün diye.-Çocuk bulunur kardeş bir daha bulunmaz diye devam etmiş yoluna. Şimdi birlikte mutlulardır umarım.
       Yaz tatillerinde gider on, onbeş gün kalırdım Ağlarca da. Çerkezce öğrenme umuduyla giderdim ama onbeş yirmi kelimeyi geçemedi Çerkezcem. Çünkü konuşulmazdı. Ancak özel bir şey konuşacakları zaman konuşulurdu. Karaçayca konuşmayı özler Halime halaya koşardım. Necdet abinin annesine. Boylu poslu nur yüzlü bir kadındı Karaçayca konuşur hasret giderirdik. Kim bilir belki o da kendi diline duyduğu özlemi giderirdi benimle.
       Dilimiz, töremiz, adetlerimiz unutulmamalı değil mi? Hele hele özleyecek kadar.
       Çocuklarımız kim olduklarını, nereli olduklarını, ne olduklarını kültürlerini, dillerini bilerek yetişmeli ki bu güzel kültür hep yaşasın. Esen kalın.     

 
CEVHER ATEŞ    22--07--2008
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol