ADIGE XABZE
orhanocak1952

Cakir Ahmet kisi

ÇAKIR AHMET KIŞI
      Köyümüz de yıllardır Mart ayının 20 si ile nisan ayının başları arasında, tam millet bahara hazırlanırken şiddetli bir kış yapardı. Samanlıklarda samanın kilerlerde azıkların bittiği bu dönemde bastıran kar ve tipi insanlarımızı çok zor durumlara sokardı.
      Peki, bu kışın giderken geride bıraktığı bu günlere 
 denmesinin sebebi neydi. Kulaktan dolma bazı duyumlarım vardı ama olayları tam netleştiremiyordum. Kurallarım gereği en azından ana teması tam netleşmemiş bir olayı veya bir anıyı yazamadığımdan dolayı bu köyümüz tarihinin en önemli olayını yazıya dökemiyordum.
      Ta ki bu alayı yaşamış her karesine bire bir şahit olmuş olan, Şewoş Okan Kurt’tan dinleyesiye kadar.
  1954 yılının Mart ayının sonlarından bir gündü, o gün çobanın davardan getirdiği yeni doğmuş kuzuları merkebin sırtında ki heybeden teker teker çıkarıyor kuzuluğa taşıyordum. Bu gün dört tane getirmişti, yılın bu zamanlarında hemen hemen her gün dağda kuzulayan koyunların kuzularını çobanlar eve getirir biz çocuklarda onları kuzuluğa taşırdık. Son kuzu kucağımda kuzuluğun kapısına gelmiştim ki sokaktaki çocukların:
      —tuğuj… tuğuj… Diye bağırdıklarını duydum.
      Hemen elimdeki kuzuyu kuzuluğa bırakıp sokağa fırladım. Köy ortasına geldiğimde yanlarında bir at olan iki adamın, içi doldurularak kocaman bir sırığa geçirilmiş bir kurt postunu gezdirdiklerini gördüm. Tüm köyün çocuğu da arkalarındaydı. Bende aralarına katıldım.
      Adamlar kapı kapı dolaşıyorlar postu gösteriyorlardı. Ev sahipleri de kendilerine arpa, buğday, bulgur gibi şeyler veriyorlardı, adamlar kendilerine verilen şeyleri yanlarında gezdirdikleri atın sırtındaki heybelere boşaltarak kabı geri veriyorlardı. Bazıları da kurt postunu adamların elinden alıyor avluların da bağlı olan köpeklere doğru uzatıyorlardı. Köpeklerin bazıları posta saldırıyor, bazıları da kaçacak delik arıyorlardı. Buda köpek sahiplerine sürülerini, teslim ettikleri köpeklerinin güvenirliliği konusunda bilgi veriyordu. Sonradan Kayı Köyü’nden Çakır Ahmet ve Çanakçım Hasan olduklarını öğrendiğimiz adamlar bütün köyü gezdikten sonra, atlarını terkilerine alarak Kilise ve Peçene köylerine gitmek üzere boğaz yoluna girerek gözden kayboldular.
      O gün biz çocuklar bütün gün kimin köpeğinin cesur, kimin köpeğinin korkak olduğunu konuştuk.
      Ertesi gün öğlene doğru birden bire gökyüzünü kara bulutlar kapladı, hemen ardından da tipi ile karışık bir kar yağışı başladı ki iki saat içinde karın kalınlığı 30–40 cm yi buldu. Rüzgârın savurduğu karlar kuytu yerlerde yığılarak metrelerce yükseldi. Akşama doğru ise kar yağışı kesilerek yerini kuru bir ayaza bıraktı.
      Ertesi sabah köyde boğaz çeşmesinin yanında donmuş iki adam cesedinin bulunduğu haberi yayıldı. Bu haberin ardından da bütün köylü olay yerine yığıldı muhtar Hamit Tırpan korucunun yanına iki silahlı adam daha katarak cesetlerin etrafında tedbir almış, bir taraftan da olayı yetkililere bildirmek için en iyi biniciyi nahiye ye göndermişti. Kısa bir süre sonra ölenlerin bir gün önce köyde ölü kurt gezdirerek parsa toplayan Çakır Ahmet’le Çetinkuşlar dan Hasan olduğu anlaşıldı. Yahya oğlu Ramazanla Kanşavlardan Kasım’ın izlerin üzerinde geriye dönük yaptığı araştırmalarda, avcıların Göktepe’nin yamacında tipiye yakalandıkları oradan köye kadar atın kuyruğunu tutarak çeşmeye kadar geldikleri, köy görününce de rahatlayarak biraz dinlenmek için oturduklarında da dondukları kanaatine varılmıştı.
      Ertesi gün nahiyeye gidenler geri geldi, savcı ve yanındakiler ancak Holoz Köyüne kadar gelebilmişlerdi. Kardan bu tarafa gelemedikleri için cenazeleri oraya istiyorlardı.
      Hemen kızaklar koşuldu iki köyden refakatçiler eşliğinde savcının ayağına götürüldü. Yapılan inceleme sonunda da adamların donarak öldükleri onaylandı. Buna rağmen bu olay yıllarca iki köy arasında husumet sebebi oldu. Cenazelerde köye götürülmeyerek Holoz Köyü’ne defnedildiler.
       O yıldan sonra baharın başında tekrarlanan kış günlerine Çakır AHMET kışı dendi. Bu gün hala sebebi ve kaynağı biliniyor mu bilinmez ama hala bu deyim kullanılır.
Kaynak kişi = Şewoş Okan KURT, Hune Ramazan MISIR,  Neṫağö Mehmet Emin URGA

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol